Kurtulmuş:  Dünyaya insanlık dersi vermek durumundayız
13 mins read

Kurtulmuş: Dünyaya insanlık dersi vermek durumundayız

Kocaeli Üniversitesi 2023-2024 Akademik Yılı açılış töreninde konuşan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olduğumu biliyorum ama siyasi sorumluluğumu da kuşanarak söylüyorum. Birleşmiş Milletler dediğiniz şey artık kağıttan bir kaplan bile değil. Neredeyse çöp tenekesine atılmış fonksiyonsuz bir kuruluştan ibarettir” dedi.

Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) 2023-2024 Akademik Yılı açılış töreni TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un katılımıyla gerçekleştirildi. Törene TBMM Başkanı Kurtulmuş’un yanı sıra Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, KOÜ Rektörü Prof. Dr. Zafer Cantürk ile akademisyenler ve davetliler katıldı.

İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları hakkında konuşan Prof. Dr. Kurtulmuş, “Önce Rusların, arkasından Amerikalıların, Afganistan’ı işgali olmasaydı, dünyada büyük medeniyetler kurmuş olan o Afgan milletinin evlatları, bugün dünyanın dört bir tarafına gidebilmek, hayatta kalacak yarım lokma ekmek bulabilmek için bu uğraşı verirler miydi? Eğer vekalet örgütleri üzerinden Orta Doğu’yu ve Kuzey Afrika’yı böyle dizayn etmek için DEAŞ’ından Boko Haram’ına, PYD’sinden PKK’sına bir sürü örgüte bu kadar destek vermeselerdi, Ortadoğu’nun ve Kuzey Afrika’nın halkları hayatta kalabilmek için, başka ülkelere göç etmek için canlarını ortaya koyarlar mıydı ? Dolayısıyla dünyadaki bu anlamdaki siyasal yapılanmanın da yeniden gözden geçirilmesi, göç meselesinin arkasındaki işgal ve yeni emperyal politikaların üzerinde de odaklanılması kaçınılmazdır” dedi.

‘AFRİKA KITASI YENİ BİR UYANIŞIN BAŞLANGICINDA’

“Biz dünyaya hakim olmalıyız” anlayışının ortadan kaldırılması gerektiğini belirten TBMM Başkanı Kurtulmuş, “Emperyalistler eski dönemden, koloniler döneminden kalma siyasetlerini yenileyerek dünyanın birçok ülkesinde açlığı ve kıtlığı tetikleyecek yeni politikaları izlediler. Şimdi Afrika Kıtası yeni bir uyanışın başlangıcında. Dünyanın en önemli su kaynaklarına sahip olan Nijer’de dünyanın en ağır yoksulluğu yaşanıyor. Bunun temel nedeni sahip oldukları madenlerin, sahip oldukları doğal kaynakların kendileri görmeden çıkartılarak sözde medeni Avrupa ülkelerine kaçırılmasıdır. Dolayısıyla dünyadaki açlığı, kıtlığı her vesileyle diline dolayanların önce dünyadaki halklardan çaldıkları zenginlikleri niçin ve hangi gerekçeyle çaldıklarını 7,5 milyar insana anlatmaları lazım. Bunun için bu sorunun çözümünde de bu zihniyetin arkasındaki ‘biz dünyaya hakim olmalıyız. Biz güçlüyüz, biz büyüğüz, biz medeniyiz, diğerleri medeni değildir. Onların bu zenginliklere ihtiyacı yoktur’ anlayışının ortadan kaldırılması lazım” ifadelerini kullandı.

‘KENDİLERİNİ ÜSTÜN DİĞERLERİNİ KÖLE OLARAK GÖRÜYORLAR’

Prof. Dr. Kurtulmuş, “İslam düşmanlığı yapan ya da Avrupa’nın dünyanın herhangi bir yerinde yabancı düşmanlığı yapan faşistler, ırkçılar onlar sadece bir ideolojinin zehirlediği insanlar olarak değil, aslında kendilerini üstün diğerlerini ise aşağıda köle olarak gördüğü için bu tavırların içine giriyorlar. Hem de son zamanlarda bakın İsrail-Filistin arasındaki çatışma zamanında maalesef insanlık tarihinin duyduğu en ağır gayriinsani lafı söyleten zihniyeti keşfetmeden sorunları çözemeyiz. Adam ne dedi? Hem de koskoca İsrail’in Savunma Bakanı. ‘Biz insansı bazı hayvanlarla savaşıyoruz’ dedi. Çünkü beyler, kendileri üstün seçilmiş millet, dünyanın geri kalanları onlar da İnsan bile değil, onları hayvan olarak görüyorlar. Bu anlamda ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve özellikle İslamofobi’nin karşısında da yeni bir zihniyete ihtiyaç olduğunun altını çizmek isterim. Ayrıca bir başka sorunun da gerilim çatışma ve savaşlar olduğunun altını çizmek isterim.”

‘GAZZE’DEKİ HASTANELERDE SARGI BEZİNİN DAHİ OLMADIĞINI UNUTMAYALIM’

Türkiye’nin gerilimi ortadan kaldırmak için büyük çaba harcadığını belirten Kurtulmuş, “Gerilim, çatışma ve savaşların ortadan kaldırılması için, Türkiye olarak başından itibaren güven, istikrar ve işbirliği içerisinde bu çatışmaların sonlandırılması için gayret sarf ediyoruz ama bugün maalesef insanlık tarihinin en acı gelişmelerinden birisine hep beraber şahit oluyoruz. Şu anda Filistin ve İsrail arasında yaşanan meselenin 2 yüzü olduğunu, 2 ayrı alan olduğunu görmemiz lazım. Bunlardan birisi işin insani kısmıdır. Şu anda biz konuşurken de Filistin’e bombalar atılıyor, Gazze’ye bombalar atılıyor. Onlarca insan hayattan koparılıyor. Daha geçtiğimiz gün evvelsi gün 500’e yakın insan hem de Birleşmiş Milletler’den ve Dünya Sağlık Örgütü’nden alınan onayla, güvenli bölge olduklarına inandıkları için geldikleri Şifa Hastanesi’nde acımasızca, barbarca, gaddarca bir katliama tabi tutuldular. Dünya seyrediyor. Bu katliama tabi tutuldular ve bunun bir an evvel ortadan kaldırılması için gayret sarf etmemiz lazım. Türkiye olarak ilk andan hızlı bir şekilde ateşkesin temin edilmesi ve insani yardımların süratle Gazze’ye ulaştırılması için bütün gücümüzle mücadele ediyoruz ve bu anlamda Sayın Cumhurbaşkanımız, bizler, Dışişleri Bakanımız, ilgili kurumlarımız. Burada bir an evvel ateşkesin sağlanması ve Gazze’ye insani yardımların, özellikle tıbbi yardımların, Gazze’deki hastanelerde sargı bezinin dahi olmadığını unutmayalım” dedi.

“DÜNYAYA İNSANLIK DERSİ VERMEK DURUMUNDAYIZ”

İsrail’in uluslararası hukuku hiçe saydığını belirten Kurtulmuş şöyle devam etti:

“Uluslararası hukuk falan demiyorlar. Bu artık boş bir laf haline geldi. Uluslararası hukuk yok. Kendileri söylüyorlar. Adam ne diyor? ‘Artık savaş hukuku geçerli değildir.’ Kendi askerine söylüyor. Biz savaşta bize kılıç sallamayan insanlara bir şehri fethettiği zaman bizim ecdadımız orada asker giysisi içerisinde olsa bile savaşta cephede olmayan hiçbir kimseye dokunmamayı bize öğretmiş olan milletin çocuklarıyız. Bu ne zihniyettir? Savaş hukuku işlemiyor, istediğini öldür, istediğini kaçır, istediğine işkence yap, istediğine tecavüz et. Böyle bir mantık kabul edilebilir mi? Ama o kadar pervasız bir şekilde hareket ediyorlar ki, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kendi güvenlik konseyinde alınmış ve alınacak her karara itiraz eden dayıları, dün gördüğünüz gibi bu katil katliamların sorumlularını kucaklıyor, sarılıyor, sırtını sıvalıyor, ‘hadi yolunuza devam edin’ anlamına gelecek bir tavır içerisinde hareket ediyor. İçimiz yanıyor, yüreğimiz yanıyor ama kusura bakmasınlar dünyaya da insanlık dersi vermek durumundayız. Böylesine büyük bir vahşet asla kabul edilemez. Bu vahşete taraftar olanlar, bu vahşet karşısında sessiz kalanlar, bu vahşeti yapanların sırtını sıvazlayanlar da en az burada yaşanan insani krizler konusunda onlar kadar sorumludur.”

‘ORTA DOĞU’DA BARIŞI SAĞLAMAK HİÇ DE ZOR DEĞİLDİR’

Orta Doğu’da barışı sağlamanın hiç de zor olmadığını belirten Kurtulmuş, “Meselenin insani krizler kısmını inşallah hızlı bir şekilde aşmak mümkün olur. Ama bir de meselenin siyasi kriz kısmı vardır. Uzun yıllardır devam ediyor. Bugün yaşadığımız bugünün meselesi değil. Osmanlı cihan devletinin Filistin topraklarından çekilmesinden bu yana maalesef sürekli devam eden senaryoyu şiddetlenmiş bir şekilde izliyoruz. Oysaki Orta Doğu’da barışı sağlamak hiç de zor değildir. Osmanlı cihan devleti 4 asır boyunca bugün kan gölüne dönmüş olan Filistin topraklarında hükümran olmuştur. Dünya böylesine sakat, böylesine insanlığı hiçe sayan bir zihniyetten kurtulmak mecburiyetindedir. Sadece işin sonuçları üzerinde durmak yeterli değildir” ifadelerini kullandı.

‘BUNLAR İŞGALCİNİN DE ÖTESİNDE HIRSIZ, GASBEDİCİ’

Kurtulmuş, barışın sağlanması için 3 temel unsurun yerine getirilmesi gerektiğini belirterek, “Bugün çevre kirliliğinden açlığa, kıtlığa kadar göçmen meselesinden Filistin topraklarındaki işgale kadar ya da Orta Doğu’nun bir başka yerinde insanlara hayatı dar eden terör örgütlerinin beslenmesine, büyütülmesine kadar hemen her sorunun altındaki çeşitli nedenlerin en başında gelen zihniyet meselesidir. ‘Dünya bizim mülkümüzdür, dünyayı biz yönetiriz ve bizden başkaları insan değildir’ anlayışına artık bir son verilmesi gerekiyor. 3 tane temel neden çözülmediği sürece Orta Doğu’da barışın olması mümkün değildir. Bunlardan birisi 1967 sınırlarında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmiş, başkenti Kudüs olan Filistin Devleti kurulmadıkça bu bölgede barışın, esenliğin sağlanması mümkün değildir. Öyle mahalle mahalle bölünmüş bir devletten bahsetmiyoruz. Toprak bütünlüğü sağlanmış, tam manasıyla egemen, suyu için elektriği için bile başkasına muhtaç olmayan, kendisi güçlü bir Filistin devleti. Bu devlet kurulmadan, bu devletin kuruluşu önünde uluslararası camia engelleri kaldırmadan Orta Doğu’da barışın sağlanması mümkün değildir. İkincisi, Mescid-i Aksa başta olmak üzere Müslümanların ve Hristiyanların kutsallarının uluslararası sistem tarafından garanti altına alınması, ikide bir Mescid-i Aksa’ya baskınların sonlandırılması ve bu anlamda gerçekten sürekli tazelenen bu saldırılara bir son verilmesidir. Dolayısıyla Mescid-i Aksa başta olmak üzere kutsal mekanların Orta Doğu barışını sağlayacak 2’nci temel unsurdur. Üçüncü temel unsur ise yerleşimciler. Yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin oralardan çıkartılmasıdır. Bu yerleşimciler lafı da böyle hoş bir laf olarak görülüyor. Bunlar işgalcinin de ötesinde hırsız, gasbedici. Bir hakaret olsun diye söylemiyorum” diye konuştu.

‘BİRLEŞMİŞ MİLLETLER HANGİ SAVAŞI DURDURDU’

 Kurtulmuş, Birleşmiş Milletler’in kağıttan kaplan bile olmadığını söyleyerek, “Orta dünya barışının kapısı Orta Doğu’dur. Bu kapının kilidi de Filistin halkının özgür ve esenlik içerisinde yaşamasıdır.  İnşallah Türkiye olarak hem şu andaki acil sorunun çözülmesi hem de kalıcı olarak bir siyasi çözüm bulunabilmesi için gayret sarf ediyoruz. ‘Dünya sistemi’, ‘uluslararası sistem’, ‘uluslararası hukuk’, ‘insan hakları’, ‘savaş hukuku’ bir sürü artık anlamını yitirmiş kavramdan bahsediyoruz. Allah aşkına Birleşmiş Milletler nerede savaşı durdurdu? Nerede insani sorunlara çözüm buldu? Burnumuzun dibindeki Ukrayna-Rusya arasındaki savaşı durdurabildi mi? Dünyanın birçok yerinde devam eden iç çatışmalara çözüm bulabildi mi? Açık bir şekilde de devam eden bu insan hakları ihlallerine karşı, bu insanlığa karşı işlenmiş suçlara karşı herhangi bir tedbir alabildi mi? Birleşmiş Milletler konseyinde 1 kişi kaldırsa, ‘hayır ben bunu istemiyorum’ dese hiçbir karar alamıyorsun. Ukrayna’da Rusya ‘hayır’ diyor. Filistin meselesi olduğunda Amerika ‘hayır’ diyor. Nasıl çözeceksin? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olduğumu biliyorum ama siyasi sorumluluğumu da kuşanarak söylüyorum. Birleşmiş Milletler dediğiniz şey artık kağıttan bir kaplan bile değil. Neredeyse çöp tenekesine atılmış fonksiyonsuz bir kuruluştan ibarettir” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir