Ekrem İmamoğlu açıkladı: ‘Yıktığımız kafeye boğaz kıyısından imar çıkardılar’

İBB ekipleri kaçak olduğu tespit edilen Salacak Sahili’ndeki dokuz kafeyi yıkmıştı. Kalan iki işletmenin yıkılması için de belediyenin hukuki mücadelesi devam edereken Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da bu yıkımı engellemişti.

Yaşanan gelişmelerin ardından İBB mahkemeye itiraz etmiş; İstanbul 12. İdare Mahkemesi ise belediyenin itirazını kabul ederek  “Hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin; uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 sayılı Kanunun 27.maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına” karar vermiş, İBB’yi haklı bulmuştu.

Ekrem İmamoğlu Sözcü Televizyonu’nda Uğur Dündar’ın sorularını yanıtlarken bu konuya da değindi. İmamoğlu, “Kuşkonmaz Camii’nin yanındaki kaçak kafeleri yıktık. Yıktığımız kafeye boğaz kıyısından imar çıkardılar bir haftada.” ifadelerine yer vererek Salacak bölgesindeki kaçak işletmelere verilen imar konusunu gündeme getirdi.

Ekrem İmamoğlu’nun diğer açıklamaları şu şekilde:

“SAYIŞTAY DENETİMİ TABİRİ CAİZSE BİR HÜCUM YAPTI”

Burada rutin denetimler vardır o rutin denetimleri ki bize de gelen, bizden önceki rutin denetimler… Onları çıkardığınızda aslında bizden önceki dönem yok denecek kadar az. 

Kaldı ki iştiraklere yıllar yılı Sayıştay hiç gelmemiştir. Biz dönemimizde Sayıştay denetimi tabiri caizse bir hücum yaptı iştiraklerimize. 

Günün sonunda ben şunu gönül rahatlığıyla söylüyorum; seçime 5 gün kala bu 5 yılın ortaya çıkardığı sonuç şu; ortada hiçbir şey yok, hiçbir şey bulamamışlar. 

Günün sonunda hakkımızda açılmış ‘ahmak’ davası var. Oradan bir siyasi yasaklıkla ilerleyen bir süreç var. İstinafta o da. Onun dışında bir süreç yok. Kaldı ki bu ‘ahmak’ davası süreci içerisinde benimle ilgili kararı atanan 3. hakim verebildi.

5 yılın sonunda ben bahtiyarım. Kimse Ekrem İmamoğlu soruşturamadık diyemez. Vallahi Cumhuriyet tarihinin en büyük soruşturmasını geçirdik.

*Kendi partisinden kişilerin yönettiği belediyelere gitmemeleri ciddi bir kaygı. Toplumumuz bundan kaygı duymalı ve ‘neden gitmiyorlar’ diye endişenmeli.

İSTANBUL EMİRGAN’DA 50 MİLYON DOLARLIK 3 VİLLA İDDİASI

Paravan şirket dedikleri İmamoğlu İnşaat. Bu şirket neredeyse 3 nesildir ticaretle uğraşan bir aile şirketi. Bu şirketin tarihinde de güzel anektodlar var. Trabzon’da başlayan İstanbul Beylikdüzü’nde devam eden, vergi rekortmenliği sıralamalarına girmiş bir kuruluş.

Ben neredeyse 35 yıllık BAĞ-KUR’luyum. Binlerce kişi istihdam etmiş bir şirket. İmamoğlu İnşaat ticaret yapar. Kamu ile işi olmaz, usülsüz işi olmaz. 

Ben kişisel mal varlığımın dışında gerek olmadan eşimin de mal varlığını açıkladım. Aynı zamanda şirkette hissesi olan bir insanım. Bu daha önceki beyanlarımda da var. Bizim gizlimiz saklımız yok.

KENTSEL DÖNÜŞÜM

Biz geldiğimizde kentsel dönüşümü unutmuş bir ekip vardı, öyle bir dünyası yoktu. KİPTAŞ lüks konut yapıyordu.

TOKİ zaten lüks konuttan başka bir şey yapmıyordu. ‘Kentsel dönüşümü biz çözeriz…’ Devlet sendeydi, Bakanlık sendeydi, İBB sendeydi, ilçe belediyelerinin nedredeyse 30’u sendeydi, peki ne yaptın. Ama siz kentsel dönüşüm diye Fikirtepe’yi yarattınız. 

MURAT KURUM’A METRO GÖNDERMESİ

Yüzde 0 olan metro hattı vardı. Şu anda yüzde 40’lara geldi. Şapkadan tavşan çıkararak bir kısım projeleri yürüttük. Sadece geçtiğimiz hafta açtığımız metrolar 18 km. Yani bununla birlikte 65 km.

Biz aslında 65 km değil, 81 km yaptık. Hani diyor ya Sayın Erdoğan ‘Bütün metroları biz yaptık’ Yahu bu metrolar size kalsaydı bu şehir şu anda metro mezarlığı olurdu.  Sayın Kurum bir programda, Ulaştırma Bakanlığı’nın yaptığından toplam metroyu düşerek bizim 65 km metro yaptığımızı tescilledi.

Yani problem şurada; Matematik, Murat Kurum… İkisinin arasında fark var. Matematik şaşırtmıyor, Murat Kurum şaşırtıyor. 

ERDOĞAN’IN ENFLASYON SÖZLERİNİ ELEŞTİRDİ

İstanbul’da yönettiğimiz 5 yıllık bütçenin, vatandaşımız tarafından iyi anlaşılması için bizim de dersimize çalışması lazım ve bunu bizim vatandaşımıza tabiri caizse her sayfasını anlatmamız gerekiyor. 

Niye derseniz; aslında çok net kıyaslanabilir hatta kıyaslamada bir kısım parametreler üzerinden bizim dönemimizin maliyet açısından olsun  gelir açısından olsun bir kıs dezavatndaşı da olmasını hesaba katarsak muazzam bir dönem yaşattık.

Ben iddiayla söylüyorum. İstanbul her anlamda yatırıma muhtaç bir şehir. Milyarlarca lira yatırım yaptık. 

Ben 6 yaşından beri çalışıyorum. Emeği öğrendim dolayısıyla ben işimi yaşıyorum. Para kazanmayı, borç ödemeyi bilen bir insanım. Öyle havaya imzalar atıp oraya kule izni ver buraya şu izni ver değil. Taşının toprağının ne olduğunu bilen oradan bereketin nasıl çıktığını bilen bir insanım. 

Dersime çok iyi çalışırım her işin uzmanı değilim. Yüzlerce uzman çalıştırıyorum ve ben işimin sahibiyim. Bu bakımdan bizden önceki 5 yıl ve bizim dönemdeki 5 yıl arasında döviz bazında en az yüzde 35-40 emtia farkı var.

Enflasyonu artık ağzıma almıyorum. Bugün sayın Cumhurbaşkanı sanki enflasyonun sorumlusu benmişim gibi; ‘işte biliyorsunuz bazı ücretlerde artış yapıyoruz ama cebinize girene kadar enflasyondan dolayı değer kaybediyor’ dedi. Kime şikayet ediyorsa garip bir durum yaşıyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir