Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, “Gelecekteyiz” sloganıyla bu yıl 6’ncısı Ankara Bilkent Hotel ve Konferans Merkezi’nde düzenlenen AI Tomorrow Summit 2024’te yaptığı konuşmada, Türkiye’nin “Milli Teknoloji Hamlesi” yolculuğunda girişimciler ve sivil toplum aktörlerinin kendileri için değerli olduğunu söyledi.
Bu yolculukta elde ettikleri tüm kazanımları, Türkiye’nin girişimci gücüne borçlu olduklarının altını çizen Kacır, siyaset kurumunun, kamu yönetiminin en öncelikli misyonunun, Türkiye’nin girişimcilerinin önündeki engelleri kaldırmak ve onların hızlanmasını sağlamak olduğunu ve her adımlarını bu inançla attıklarını söyledi.
Kacır, Bakanlık olarak yürüttükleri tüm çalışmaları “Milli Teknoloji Hamlesi” başlığıyla yapılandırdıklarını vurgulayarak, “‘Milli Teknoloji Hamlesi’, Türkiye’nin kritik teknolojilerde tam bağımsızlık yolculuğu. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yüksek teknoloji ürün ve sistemlerini kendi imkanlarıyla geliştirebilme ve nihayetinde rekabetçi şekilde dünyaya ihraç edebilme, böylelikle teknolojik, ekonomik ve siyasi bağımsızlığını tahkim etme ve elde edilen ekonomik kazanımlar sayesinde toplumsal refahı artırma yolculuğu.” değerlendirmesinde bulundu.
Bugüne dek Milli Teknoloji Hamlesi’nde büyük kazanımlar elde ettiklerini söyleyen Kacır, savunma sanayisi başta olmak üzere pek çok alanda Türkiye’nin teknolojinin müşterisi olan değil geliştiricisi, üreticisi ve dünyaya rekabetçi şekilde yüksek teknoloji ürünlerini sunabilen bir ülke olduğunu ifade etti.
Kacır, bunun bir günde olmadığını belirterek, “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde 22 yıl boyunca atılan adımlar, kurulan dev AR-GE ve inovasyon ekosistemi ve bu ekosistem üzerinde yükselen yapılar sayesinde mümkün oldu.” ifadesini kullandı.
2006’da Türkiye’de yapılan yıllık bilimsel yayın sayısının yaklaşık 15 bin olduğunu hatırlatan Kacır, geçen yıl bu sayının 48 bini aştığı bilgisini verdi.
Kacır, aynı dönemde yıllık patent başvuru sayısının 414’ten 8 bin 663’e yükseldiğini belirterek, “Bütün bunlar attığımız adımların, kurduğumuz ekosistemin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Türk sanayisi AR-GE ve inovasyonun gücüyle dünyanın dört bir yanına ihracat yapıyor. Sanayi sektörlerimiz içinde yüksek teknolojili şirketler son 5 yılda diğer gruplardan ayrışıyor ve büyüme kaydediyor.” diye konuştu.
“SAVUNMA SANAYİSİ DESTAN YAZIYOR”
Türkiye’nin dev bir sanayi ülkesi olduğuna işaret eden Kacır, “Yatırımla, istihdamla, üretimle, ihracatla Türkiye’yi kritik teknolojilerde bağımsızlaştırmaya yönelik adımlar atmaya, nitelikli istihdamı güçlendirmeye, yüksek teknoloji ihracatını yükseltmeye ve katma değerli üretimi artırmaya dönük adımlar atmaya devam ediyoruz. Teknolojide paradigma değişimlerinin Türkiye için eşsiz fırsatlar sunduğunu değerlendiriyoruz. Yüksek teknoloji bir yarış ve yarışta yalnız değiliz.” dedi.
Kacır, Türkiye’nin 20. yüzyılda bir havacılık ülkesi olma potansiyeli bulunduğunu ve ülkede havacılık sektörünün geliştirilmesi için ortaya konulan çabaları anlattı.
Türkiye’nin 21. yüzyılda ise bu zor sektörde rakiplerinden daha başarılı olduğunun altını çizen Kacır, şöyle konuştu:
“Bugün Türkiye’nin insansız hava araçları bütün dünyanın dikkatle takip ettiği, dostlarımızın gıptayla, hasımlarımızın endişeyle izlediği başarı hikayeleri ortaya koyuyorlar. Savaş paradigmasını değiştiriyorlar. Yeri geldiğinde insanlık yararına misyonlar üstleniyor ve dünyada insanların canlı yayında takip ettiği işler yapıyor. Bu,paradigma değişimini yakalamamız sayesinde mümkün oldu. Teknolojide büyük bir kırılım ortaya çıktığını gördük ve başkalarından daha erken bir şekilde robot uçaklar diyebileceğimiz insansız hava araçlarına (İHA) yöneldik. Onların çok başarılı olduğu alanlarda rakiplerimizi takip etmek yerine, onların stratejilerini kopyalayıp yapıştırmak yerine, özgün yol haritalarımızı, fırsatlarımızı, güçlü yanlarımızı dikkate alarak hayata geçirdik. Bu alanda dünyada bir numara olduk. Bugün İHA’lardan, Bayraktarlardan Anka’ya, Akıncı’dan Kızılelma’ya destan yazıyoruz. Bu başarı hikayesi güçlenerek devam edecek.”
“TÜRKİYE’DE YENİ MİLLİ TEKNOLOJİ İNİSİYATİFLERİ BAŞLATMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”
Yapay zekanın dönüştürdüğü pek çok sektör olduğunu dile getiren Kacır, “Bu sektörlerin her birinde Türkiye için eşsiz fırsat pencereleri var. bunlardan bir tanesi otomotiv. Türkiye bir otomotiv ülkesi, 30 milyar dolardan fazla ihracat yapan pek çok global markanın üretim yaptığı bir ülke.” değerlendirmesinde bulundu.
Her daim paradigma değişimlerine odaklanacaklarını ve yenilikçi teknoloji alanlarında netice elde etmeye gayret edeceklerini ifade eden Kacır, “TOGG Projesi’nde olduğu gibi kamu yönlendirmesiyle Türkiye’de yeni milli teknoloji inisiyatifleri başlatmayı sürdüreceğiz. Savunma sanayisinde nasıl bir başarı hikayesini son 22 yılda ortaya koyduysak önümüzdeki yıllarda uzay teknolojilerinde de benzer başarıları Türkiye olarak yakalayacağız. Küresel uzay ekonomisinden yıldan yıla daha fazla pay alacağız. Halihazırda 600 milyar doları aşmış bir uzay ekonomisinden söz ediyoruz.” diye konuştu.
Kacır, uzay ekonomisinin 12 yıl içinde 1,5 trilyon dolara erişmesinin beklendiğini belirterek, atacakları adımlarla, yeni nesil uydu girişimleriyle ve insanlı uzay programlarıyla Türkiye’nin bu pastadan daha fazla pay almasını sağlayacaklarını vurguladı.
Yapay zekanın bu süreçte katedilmesi gereken mesafelerden olduğunu dile getiren Kacır, “Yapay zeka adeta internet gibi çok büyük bir devrim yaratarak gelişen veri işleme kapasitesiyle ve artan işlemci gücüyle insan performansını dahi aşan uygulamaları beraberinde getiriyor. Türkiye olarak bu sürecin dışında kalamayız. Tüm alanlarda ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ vizyonuyla Türkiye’nin kritik teknolojileri yerli ve milli olarak geliştirmesi iddiası taşıyan işleri, hayata geçirmek zorundayız.” ifadelerini kullandı.
Kacır, dünyada yapay zekanın yükselişe geçtiğini vurgulayarak, yapay zeka alanında birçok bilimsel çalışmanın ve patent sayısında da hızlı bir yükseliş kaydedildiğini söyledi.
Türkiye’nin yapay zeka alanında yürüteceği çalışmaları yapılandırmak Türkiye’nin önceliklerini tayin etmek için Ulusal Yapay Zeka Stratejisi’nin yayımlandığını anımsatan Kacır, strateji kapsamında yapılacak çalışmalara ilişkin bilgi verdi.
Kacır, TÜBİTAK Araştırma Enstitülerinin de savunma sanayisinde, kriptolojiden uzaya, enerji ve çevre teknolojilerinden kutup araştırmalarına kadar önemli roller üstlendiğini anlattı.
TÜBİTAK’ın Türkiye’deki tüm AR-GE faaliyetlerini güçlü şekilde desteklediğini belirten Kacır, öte yandan TÜBİTAK Yapay Zeka Enstitüsünü de kurduklarını söyledi.
Kacır, bu enstitüyü diğer enstitülerden farklı şekilde yapılandırdıklarını vurgulayarak, “Bunun, araştırmacıları bünyemizde istihdam etmek yerine, Türkiye’nin tüm yapay zeka araştırma ekosistemini bir araya getiren, katalizör ve köprü rolü üstlenen bir enstitü olmasına arzu ettik. Bu anlayışla sektörleri ve araştırma alanlarını yatay olarak kesen ve yükselen bir teknoloji alanına doğrudan odaklı olarak kurulan ilk enstitümüz oldu.” dedi.
Stratejileri kapsamındaki hedefleri gerçekleştirebilmek için son yıllarda uluslararası ortaklıklara da dahil olduklarını hatırlatan Kacır, bu alandaki standartlara çok önem verdiklerini aktardı.
Kacır, üretken yapay zeka konusunda ise şunları kaydetti:
“Üretken yapay zeka alanındaki yatırımlarda 2023’te 5 misli artış gerçekleşti, küresel düzeyde yaklaşık 25 milyar dolarlık bir yatırım, üretken yapay zekaya yönelik çalışan girişimlere yapılmış oldu. Bu, ne kadar büyük bir devrimin arifesinde olduğumuzun işareti.”